Risale-i Nur Dersleri Yeni videolarımızdan haberdar olmak için “ABONE OLUN” yazan butondan kanalımıza abone olmayı unutmayın. Videolarımızın daha fazla kişiye ulaşması için videoyu beğenip paylaşabilirsiniz. Prof. Dr. Şener Dilek - MUHÂKEMAT, Bediüzzaman Said Nursi Kayıt tarihi: 12.02.2017 Yer: İstanbul, Pendik --- DERS NOTLARI --- 05:28 Kur'anda; 1-hafi, 2-müşkil, 3-mücmel, 4-müteşabihat, manalar 07:03 gümüşten şişeler manası; şeffaflık ve zerafet 12:28 Peygamberimiz birgün Hz Ebubekir ile konuşu yordu Hz Ömer konuşulanı anlayamadı 15:48 taktik; "oğlum şimdiye kadar nerdeydin?" .. söyelediklerini anlamadım zannetme.. ağır kelimeler ve manalar hitap 20:04 soyut ve mücerred manaları anlamak. misaller, örnekler, temsiller 22:38 "melekler saf saf oldu rabbın geldi" manası; Allahın emri geldi -buruç suresi 24:12 "yedullahi", "Allahın eli onların elinin üzerinde" anlamı nedir? Allahın ikramı, yardımı, rahmeti, ihsanı anlamındadır 26:40 "Allah Arşa istiva etti" anlamı; Allahın tasrrufu tecellisi, *rububiyetine medar kanun ve icraatların tecellisine arşı bir merkez ittihaz etti manası anlaşılır 28:21 güneşin yörüngesinde yürümesi, deveye bakmaz mısınız? 31:50 beyzavinin tefsiri demir leblebi gibi 33:05 lafzın kapalı olması ya acemden(arap olmayanlar) geliyor yada ecemiden 34:14 arbistanda ana caddeyi soran türk "caddetün validetün caddetün" 35:24 Sakıp - ingiliz turiste islamiyeti anlatmış 36:30 anlama nimeti, ifade etmek, istifade etmek 39:48 uslubun muhtelif tabakatı var *uslub-u mücerrede -pratik ifadeler, matematik fizik, kimya, kısa ve öz *uslub-u müzeyyene -şairane ifadeler, tasvir ve süsleme *uslub-u aliye -felsefi metinler, akaid ve kelamla ilgili metinler, manasındaki derinlik 43:18 mana nazlanır, mehir ister oda dikkattir 44:55 en ciddi iş, en ciddi sorumluluk, en önemli an hangisidir? - padişah sormuş 45:52 sathi nazar göremez, sathi nazar zulumattır Kur'nın manalarını anlama - gül bahçesi gibi 49:02 gül bahçesine giren kör, kör ve burnu tıkalı, gözü var ama cahil, biride kimyager, şair, iktisatçı, arif 57:14 itikad dairesi ile asbab dairesini karıştırmak, esmaları karıştırmak, manaları karıştırmak, dalalete götürür *sünnet-i seniye, istikamet --- OKUNAN BÖLÜM --- Tenbih: Üçüncü Makale'de müşkilât ve müteşabihat-ı Kur'aniyeye dair bir kaide gelecektir. İktiza-i makam ile şimdilik bir nebzesini zikredeceğiz. Şöyle: Vakta ki, Kitab-ı Hakîm'den maksud-u ehemm, ekseriyeti teşkil eden cumhurun irşadı idi. Çünki havass, avamın mesleğinden istifade edebilirler. Fakat avam ise, havassa hitab olunan kelâmı hakkıyla fehmedemezler. Halbuki cumhur ise ekseri avam ve avam ise me'lufat ve mütehayyelatından tecerrüd edip hakikat-ı mahza ve mücerredat-ı sırfeyi çıplak olarak göremezler. Fakat görmekleri temin edecek yalnız zihinlerinin te'nisi için, me'luf olan ziyy ve libas ile mücerredat arz-ı endam etmektir. Tâ mücerredatı, suver-i hayaliye arkasında temaşa etmekle görüp tanısın. Öyle ise hakikat-ı mahza, me'luflerini giyecektir. Fakat surete hasr-ı nazar etmemek gerektir. Bu sırra binaendir: Esalîb-i Arabda ukûl-ü beşere olan tenezzülât-ı İlahiye tabir olunan müraat-ı efham ve mümaşat-ı ezhan, Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'da cereyan etti. Ezcümle: فَاسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ ve يَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْدِيهِمْ ve جَاءَ رَبُّكَ ve emsali... Hem de تَغْرُبُ (الشّمْسُ) فِى عَيْنٍ حَمِئَةٍ ve eşbahı... Hem de وَ الشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ ve nezairi bu üslûba birer mecradır. ذٰلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ Hâtime Sa'b olan bir kelâmın iğlak ve işkali, ya lafız ve üslûbun perişanlığından neş'et eder -bu kısım Kur'an-ı Vâzıh-ul Beyan'a yanaşmamıştır- veyahut mananın dakik, derin veyahut kıymetdar veyahut gayr-ı me'luf, gayr-ı mebzul olduğundan güya fehme karşı nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet ve ehemmiyet vermek ister; müşkilât-ı Kur'aniye bu kısımdandır. Tenbih: Hadîs-i şerifte vârid olduğu gibi her âyetin birer zahir ve bâtın ve her zahir ve bâtının birer hadd ve muttala'ı ve her hadd ve muttala'ın çok şücun ve gusûnu vardır. Ulûm-u İslâmiye buna şahiddir. Bu meratibin herbirinin birer derecesi, birer kıymeti, birer makamı vardır; temyiz lâzımdır. Lâkin tezahüm yoktur. Fakat iştibak iştibahı intac eder. Nasıl daire-i esbab daire-i akaide karıştırılsa; ya tevekkül namıyla bir betalet veya müraat-ı esbab namıyla bir itizali intac eder. Öyle de devair ve meratib tefrik olunmazsa, böyle neticeleri verir. Muhakemat ( 47 )