İSLAMKÖYLÜ HASAN ERGÜNAL Bu kıymetli hatıraların sahibi Hasan Ergünal ağabeyimiz 1924 İslamköy doğumlu olup, 4 Ekim 2012 tarihinde yine İslamköy’de vefat etmiştir. Isparta-İslamköylü Saatçi Hasan Ağabey Üstad Bediüzzaman hazretleriyle çok defa görüşmüş ve konuşmuştur. İslâmköylü Hafız Ali ağabeyden de Kur’an ve yazı dersleri almıştır. Hasan Ergünal ağabeyimize sayısız ziyaretlerimiz oldu. Fotoğraf ve kamera çekimlerine karşı çok hassastı, çekime asla müsaade etmiyordu. Her nasılsa 26 Haziran 1998 tarihindeki ziyaretimizde bir istisna yaşadık; sorularıma cevaplar verdi ve hazineler değerinde kıymeti olan hatıralarını teyp kasedine kaydedebildik. SAATÇİ LÂKABI NEREDEN GELDİ? Hasan Ergünal bir gün hocası Hafız Ali Efendinin masasında eskimiş çalışmayan bir saatini görüyor. O saati evine götürüp, çarklarının yerlerini tespitleyerek birer birer söküyor. Aşınmış olan yatakları tık tık çekiçleyerek daraltıyor. Millerini eliyle yağlayıp alıştırıyor. Çarkları tekrar yerleştirip saati toparlıyor ve kuruyor. Ve saat tıkır tıkır, gayet güzel bir şekilde çalışmaya başlıyor. Hocasının masasına koyduğunda, onun takdir ve dualarına mahzar oluyor. İşte böylece hiç usta yanında çalışmadan mahir bir saatçi oluyor. Hasan Ergünal askerliğini muhabere sınıfında yapıyor. Terhisinden sonra radyo ve teyp tamiri yapıyor, anfi sarıyordu. Çok mükemmel anfi sarıyordu. Şimdi de yaşı seksene basmış olmasına rağmen bilgisayarıyla Risale-i Nur’un ilk tarihlerinde yazılmış antika haline gelmiş yazıları gün yüzüne çıkararak hizmete sunuyor. İşte Saatçi Hasan Ergünal ağabeyden dinlediğimiz ve kaydettiğimiz hatıralardan bazı bölümler: BENİM TALEBELERİM, KADER-İ EZELÎDE TAYİN EDİLMİŞLER Ben Üstad’ı ilk defa 1945’te Emirdağ’da ziyaret ettim. Risale-i Nur’u yedi-sekiz sene evvelden yazmaya başlamıştım. Üstad bizim köye ziyarete geldikten sonra artık tekrar tekrar ziyaretine gittim. İşte bir gün, ‘Şu-nu da götüreyim, bunu da götüreyim de, duasını alsın’ diye çabalıyordum. Üstad’a vardığımda ben hiçbir şey söylemeden dedi ki: ‘Kardeşim! Benim talebelerim kader-i ezelîde tayin edilmişler; onlar bana geliyor, ben hiç kimseyi çağırmıyorum.’ Üstad kalbimi okumuştu... Nasıl ki Üstad Hazretleri Van’dan çıkarılırken, ‘Kader-i İlâhî beni sevk ediyor’ diyor, öyle de Sekizinci Şua’da Gavs-ı Azam tarafından isimleri sayılan yedi-sekiz kişi de kader-i ezelîden sevk edilmiş. Onun için biz çok bahtiyarız. Nasip olmuş... Zannetmeyin ki herkes kendisi yazmış bu risalele-ri…” HER GÜN İŞİNİZE GİDERKEN İKİ-ÜÇ SAYFA OKUYACAKSINIZ Yine bir gün ziyaretine gitmiştik. ‘Yazıyor musun?’ diye sordu. Ben de, ‘Efendim, ancak namazımı kılabiliyorum’ dedim. Sonra, ‘Okuyor musun?’ dedi. Ben yine, ‘Efendim, ancak namazımı kılabiliyorum’ dedim. Bize, ‘Her gün işinize giderken iki-üç sayfa okuyacaksınız’ deyince, ‘Peki efendim’ dedim. Bir gün yine (Vahşi) Şaban kardeşle beraber köyde (İslamköy) kalmıştık. Ben, Asâ-yı Mûsâ yazıyordum. Ceylan kardeş geldi, ‘Üstad geldi’ dedi. Ben gidip elini öptüm, ‘Efendim, Asâ-yı Mûsâ’yı bitirdim, formaları hazırlamıştım; getireyim mi?’ dedim. ‘Getir!’ dedi. 1954’TE ÜSTAD, İSLÂMKÖY’E TEBRİK İÇİN GELDİ “Üstad’ımız Bediüzzaman Hazretleri -herhalde 1954 idi- şimdi Isparta’da müzede bulunan o arabayla İslâmköy’e geldi. ‘Ben niye geldim, biliyor musunuz? Ben sizi tebrike geldim. Sizin yazdığınız bu eserlerin dünyaya duyurulmasına ve neşrine sebep olduğunuz için sizi tebrike geldim’ dedi ve gitti. Ben bir müddet sonra Üstad’ı tekrar ziyarete gittim. Şöyle dedi: ‘Kim var sizin İslâmköy’de bu risaleleri yazan? Sen hepsine selâm söyleyeceksin. Sizin bu yazdığınız eserlerin dünyaya duyurulmasına ve neşrine se-bep olduğunuzdan dolayı Üstad’ınız sizi tebrik ediyor, diyeceksin.” NOT: Hz. Üstad’ın müzede sergilenen otomobili 1956 yılında alınmıştır. Bu ziyaret muhtemelen 1954’de değil 56’da olabilir. Ö. Özcan İSLÂMKÖY’DE 18 KALEM VARDI; KULEÖNÜ’NDE 40, SAV’DA BİN… O zaman İslâmköy’de yazan 18 kalem vardı. Sav köyünde bin kalemle yazıldı. 35-40 kalem de Kuleö-nü’nde vardı. Çobanisa köyü, Eğirdir, Barla, Atabey... Buralarda hep yazıldı. Küçük Ali Ağabey Kuleönlüdür. O da 40 sene evinden çıkmadan eser yazmıştır. 17 defa külliyatı yazıp bitirmiş. Hüsrev Efendi de 40 sene evinden çıkmadan yazdı. 1977’de vefat etti... Bunların yazdıkları bir kısmı kendi ellerinde kaldı, bir kısmı Türkiye’nin her tarafına dağıldı. Nasibi olan-lar yazdı... Sonra matbaalara geçti. Şimdi de tâ Amerika’ya, Avustralya’ya kadar yayıldı. Demek ki Üstad’ın o zamanki müjdesi şimdi çıktı elhamdülillah... Hasan Ergünal ağabeyin hatıralarının tamamı Ağabeyler Anlatıyor Cilt-1 kitabından okunabilir.