Barla’da bir yaşında damdan düşen Sıddık Süleyman’ın kızı Ayşe’nin hatırası bütün ayrıntılarıyla…

submitted by Mehmet ER on 10/28/23 1

Sıddık Süleyman’ın Oğlu Mehmet Kervancı Anlatıyor: AYŞE ABLAMIN DAMDAN DÜŞMESİ VE ÜSTAD’IN DUASI Önce Üstad Said Nursi hazretlerinin babam Sıddık Süleyman’ı anlatan bir mektubundan bir paragraf okuyalım: “Süleyman, benim her hususî işimi ve kitabetimi kemal-i şevk ile minnet etmeyerek, mukabilinde bir şey kabul etmeyerek, kemal-i sadakatla yapmış. Hattâ o derece hizmeti safî ve hâlis, lillah için yapıyordu; belki yüz defadan ziyade arzu ettiğim dakikada, ümid edilmediği bir tarzda geliyor; fesübhanallah diyordum "Benim arzu-yu kalbimi, bu işitiyor mu?" Anladım ki o istihdam olunuyor, sadakatının kerametidir. “Hattâ hizmetimde bulunduğu bir gün, bir yaşındaki kız çocuğuna bakılmamış. Yüksek bir damdan, taş üstüne çocuk düştü. O hizmet sadakatının bir ikram-ı İlahî olarak, o çocuk hiçbir teessür ve hastalık görmediği gibi; sütten, memeden bile kesilmedi. Her ne ise, bu tarz sadakatının lem'alarını çok gördüm.” (Barla Lâhikası 200) Bediüzzaman hazretlerine aid bu mektupta, ‘bir yaşındaki kız çocuk yüksek bir damdan taş üstüne düştü’ şeklinde bahsi geçen çocuk 14 Ocak 1929 doğumlu benim Ayşe ablamdır. Ayşe ablam 2 Eylül 1997 tarihinde vefat etti. Hadisenin ayrıntılarını anlatayım size: Bizim evimiz Üstad’ın kaldığı evin önündeki Çınar Ağacı’ndan Mus Mescidi’ne doğru giderken, 30 metre kadar ileride, solda, Bayram Yüksel ağabeyin yaptırdığı çok katlı dersanenin bitişiğindedir. Evimizin tam karşısındaki ev de Zehra halamın eviydi... Yani Mus Mescidi’ne doğru giderken bizim ev solda, Zehra halanın evi sağda... O ev sonradan yıkıldı, komşumuz onun yerine yeni bir ev yaptı, bizimki duruyor. Risalelerde adı geçen Abdullah Çapraz vardır ya; o benim kayınpederimin babası yani benim eşimin dedesidir. Zehra Hanım da onun kardeşidir. Yani kayınpederimin halasıdır. Düşme hadisenin iyice anlaşılması için ‘dam’ nedir onu anlatayım... Barla’daki evler genelde üç katlıdır. En alt katta hayvanlar barınır, en üstte de ev sahipleri bulunur. Orta kat ise hayvanların yemi gibi bazı malzemeler için depo olarak kullanılır. Zehra halanın evi iki katlıydı ama evinin önünde, yol tarafında bir dam vardı. ‘Dam’ denilen yer, Barlalılar tarafından ‘hayat’ tabir edilen; evin odalarının bulunduğu yerin önünde dört duvarla çevrili, üzeri toprakla örtülü bir yapıdır. Yüksekliği üç metre kadar olur. Üstünde; mesela buğday yıkarsınız, onu oraya serer kurutursunuz. Damın altında da hayvanlar için bir yer vardır. Yalnız Zehra halanın hayvanı olmadığı için damın içi kullanılmıyordu. Mehmet Kervancı’nın hatıralarının tamamı Ağabeyler Anlatıyor cilt-8 kitabından okunabilir.

Leave a comment

Be the first to comment

Email
Message
×
Embed video on a website or blog
Width
px
Height
px
×
Join Huzzaz
Start collecting all your favorite videos
×
Log in
Join Huzzaz

facebook login
×
Retrieve username and password
Name
Enter your email address to retrieve your username and password
(Check your spam folder if you don't find it in your inbox)

×