Molla Hamid: Erek Dağında Üstad’la beraberiz. Yakınımızda cinniler zikretmeye başladı. Korkudan…

submitted by Mehmet ER on 10/28/23 1

MOLLA HAMİD EKİNCİ Bediüzzaman’ın Yeni Said döneminin ilk talebelerinden olan Molla Hamid Ekinci 1900 doğumludur, Vanlıdır. 6 Mayıs 1984 tarihinde Van’da vefat etmiştir. Zamanında Van Emniyet Müfettişliği yapan Abdullah Ekinci’nin kardeşidir. Molla Hamid Ağabey 60’lı yılların sonları ile 70’li yılların başlarında, Ankara’ya Bayram Yüksel Ağabey’in misafiri olarak gelir ve Nur dershanelerinde çok kıymetli hatıralarını anlatırdı. Ankara’da, nur dershanelerinde kalan talebeler olarak bizler de bu hatıraları kendisinden müteaddit defalar dinlemek ve kaydetmek şansına sahip olmuştuk. Molla Hamid Ağabey çok tatlı bir şark şivesiyle konuşur, gittiği her yerde kelimesi kelimesine hafızasına yazdığı kıymetli hatıralarını dile getirirdi. Ankara’da kısa sürelerle misafir kaldığından, kendisine çok yakın olamadık. Fakat Üstad’ımızın Eski Said ile Yeni Said döneminin ilk yıllarını ondan dinledikten sonra, dimağımızda yepyeni pencerelerin açıldığını gördük. YENİ SAİD DÖNEMİ ANKARA’DA BAŞLAMIŞTIR Çoğumuzun bildiğinin aksine, Bediüzzaman’ın Yeni Said dönemi Burdur’da veya Isparta’da değil; Ankara’da Mustafa Kemal ile meclisteki görüşmesinden sonra başlamıştır. Tarihçe-i Hayat’ta bu mesele şöyle izah edilmektedir: “‘O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i'caz-ı Kur'an’ın nurlarıyla mukabele edilebilir’ tavsiyesine müraatla, Ankara’da teşrik-i mesai edemeyeceği için, kendisine tevdi edilmek istenen mebusluk, Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye gibi Diyanetteki azalığı, hem Vilâyât-ı Şarkiye vaiz-i umumiliği tekliflerini kabul etmez. Kendisini fikrinden vazgeçirmek için çalışan ve Ankara’dan ayrılmamasını rica için istasyona kadar gelen bir kısım mebusların da arzularına uyamayacağını bildirerek Ankara'dan ayrılır, Van'a gider. Ve orada hayat-ı içtimaiyeden uzaklaşarak Erek Dağı eteğinde, Zernebad Suyu başında bir mağaracıkta idame-i hayat etmeye başlar...” Molla Hamid Ekinci, “Eski Said” döneminin sona erip, “Yeni Said” döneminin başladığı 1920’li senelerin başlarında, Bediüzzaman’ın kendi iç âleminde yaşadığı büyük inkılâbın ilk yansımalarını gören mühim bir şahsiyettir. Yeni Said’in ilk ahvalini ve Van hayatını anlatan en mühim kaynaktır. Bu sebeple anlattığı hatırat çok önemli. Üstad’ımız, Risale-i Nur’un bazı yerlerinde, Molla Hamid Ağabey’den iltifatla bahsetmektedir. ESKİ SAİD VE YENİ SAİD Bu hatıraların kıymetini daha iyi kavrayabilmek için, “Eski Said” ve “Yeni Said” hakkında, yine Bediüzzaman’ın kendi ifadelerinden bir özet yapmakta fayda var. Eski Said: “Daha çocukluk yaşlarından itibaren fırtınalı bir hayat geçirmeye başlayan; Otuz Bir Mart Hadisesi’nde bir nutuk ile isyan etmiş sekiz taburu itaate getiren; bir zaman gazetelerin yazdıkları gibi, İstiklâl Harbinde “Hutuvat-ı Sitte” namında bir makale ile İstanbul’daki efkâr-ı ulemayı İngiliz aleyhine çevirip harekât-ı milliye lehinde ehemmiyetli hizmet eden ve Ayasofya Camii’nde elli bin adama takdir ile nutkunu dinlettiren bir adam ve Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllü Alay Kumandanı olarak çarpışan ve Ruslara esir düşen ve Ankara’daki Meclis-i Mebusan’ın şiddetli alkışlamasıyla karşılanan...” bir Bediüzzaman Said Nursî veya Eski Said... Yeni Said: “Eûzü billahi mineşşeytani vessiyase deyip siyasetten bütün kuvvetiyle kaçmış, hiçbir gazeteyi ve siyasi eserleri ne okumuş, ne sormuş, ne bahsetmiş; on senedir, hükümetin iki reisinden ve bir vali ve bir mebusundan başka hiç bir erkânı ve büyük memurlarını bilmiyor ve tanımıyor ve tanımaya merak etmemiştir. Ve üç senedir harb-i umumîyi ne sormuş, ne bilmiş, ne merak etmiş, ne radyo dinlemiş...” bir Bediüzzaman Said Nursî veya Yeni Said. Bediüzzaman Said Nursî’nin Van hayatı 1926 senesine kadar devam eder. O tarihteki Şeyh Said Hâdisesine karışmamış, mâni olmaya çalışmıştır. Fakat o zamanki hükümet, güya ihtiyat için, onu yaşadığı mağaradan alıp Anadolu’nun batısına, önce Burdur’a, daha sonra Isparta’nın Barla beldesine sürgün etmiştir. Bediüzzaman bu konuyu 1935 Eskişehir Mahkemesine karşı şöyle izah etmektedir: “Şark hadisesi münasebetiyle nefyedilmem, iddianamede iştiraki ihsas ettiği cihetle cevap veriyorum ki: Hükümetin dosyalarında, benim künyem altında hiçbir meşruhat (bilgi) yoktur; sırf ihtiyat yüzünden nefyedildiğim, hükümetçe sabit olmuştur. Ben, o zaman da şimdiki gibi münzevi yaşıyordum. Bir dağın mağarasında, bir hizmetçi ile yalnız otururken, beni tutup on sene bilâsebep, müracaat etmediğim için, dokuz sene bir köyde, bir sene de Isparta’da ikamete mahkûm edip ahirinde bu musibete giriftar ettiler.” Bediüzzaman çok şöhretli ve çok hareketli içtimai bir hayattan, kendi iradesiyle ayrılıp önce Van şehrinin Nurşin Camii’nde; sonra dağlarında, mağaralarında birkaç talebesiyle birlikte yarı münzevi olarak yaşamaya başlıyor. Buralardaki hayatını ve hatıralarını, Molla Hamid Ağabey’in lisanından okuduğumuzda, Yeni Said’in ilk senelerini biraz daha keşfetmiş olacağız inşallah. Molla Hamid ağabeyin hatıraları, Ağabeyler Anlatıyor cilt-2 kitabından okunabilir.

Leave a comment

Be the first to comment

Email
Message
×
Embed video on a website or blog
Width
px
Height
px
×
Join Huzzaz
Start collecting all your favorite videos
×
Log in
Join Huzzaz

facebook login
×
Retrieve username and password
Name
Enter your email address to retrieve your username and password
(Check your spam folder if you don't find it in your inbox)

×