Sav Köyü Kahramanlarından Tevfik Gül: Üstad bizi görünce babamın adını sordu. Öğrenince…

submitted by Mehmet ER on 10/28/23 1

SAV KÖYLÜ TEVFİK GÜL AĞABEY Tevfik Gül Ağabey, 1923 Isparta/Sav köyü doğumludur. 30 Nisan 2004 tarihinde Sav’da vefat etmiştir. Tevfik Gül Risâle-i Nur Külliyatında isimleri çokça geçen Sav kahramanlarından Hafız Mehmet Gül’ün oğlu, Mustafa Gül ve Ali Gül’ün yeğenidir. Risale-i Nurlar Sav köyü Merkez Camii/Dalboyunoğlu Camii imam hatibi Hacı Hafız Mehmet Avşar vasıtasıyla girmiştir. Tevfik Gül Ağabey işte bu camide 25 sene müezzinlik yapmıştır. Bunun on senesi, merhum Hacı Hafız Mehmet Avşar’a ve aynı camiye imam olan -babasıyla aynı adlı- oğlu Mehmed Avşar’a, 15 senesi de ahfadına yani torunu Ahmed Avşar’a müezzinlik yaparak geçmiştir. Baba, oğul ve torunun kabirleri Merkez Camiinin penceresinin hemen altında yan yanadır. Tevfik Ağabey çok müdakkik ve belâgat sahibi bir nur talebesi... Kendisini, tanıştığımız 1995 senesinden beri vefatına kadar hemen her sene ziyaret ettik. Tevfik ağabeyimiz 30 Nisan 2004 tarihinde vefat etti ve Sav kabristanına defnedildi. Muhtelif tarihlerde anlattığı çok kıymetli hatıralarını kaydettik. ÜSTAD BARLA’YA GELDİĞİNDE ÇOCUKTUM “Biz Üstad’ın şahsını görmeden ittiba ettik. Malum Şark’taki Şeyh Said Hadisesi’nden sonra Üstad’ımızı Burdur’a nefyediyorlar. Burdur’da fazla kalmadı. Yine hükümetin isteğiyle Isparta’ya sürgüne gönderiliyor. Isparta’da Üstad’ımıza çok sahip çıkanlar oluyor. Ben o zaman daha çocuktum. Babamlardan işitiyordum. Isparta’da bir müddet kaldıktan sonra, bu sefer Barla’ya nefyediliyor. O zamanlar Barla ücra bir yer… Eski-den orada yaşayan Rumları sürmüşler, yerlerine muhacirleri getirmişler… “Üstad Barla’ya yerleşince, karakoldan sıkı takibe aldıkları halde, başta Muhacir Hafız Ahmet, Mübarek Süleyman, Sıddık Süleyman, Şamlı Hafız Tevfik, Lütfi’ler, Mustafa’lar, Hacı Bahri’ler sahip çıkmışlar. Bunlar Üstad’ın Barla’da telif talebeleri… Malum (1935) Eskişehir Mahkemesine kadar Üstad’ımız Barla’da sekiz se-ne kadar kalmış oldu. Sonra Eskişehir’den Kastamonu’ya nefyedildi. RİSALE-İ NUR’UN SAV’A GİRMESİ HARİKA BİR ŞEKİLDE OLUYOR “Sav’a Risale-i Nur hizmetini ilk olarak Merkez (Dalboyunoğlu) Camii imamı Hacı Hafız Mehmet Avşar soktu. Babamlar ve bu âlim zatlar, Isparta’da eski medrese usulü Arabî ders almışlardı. Isparta’da Hacı Rıza Efendi diye ehl-i takva bir hocaları vardı, Mimar Sinan Camii’nin de imam hatibi idi, Isparta’da bir de bakkalı vardı. Sav’dan haftada bir gün merkeple Isparta’ya pazara gidilirdi. Buradan gidenler hem hocaları Hacı Rıza Efendi’yle görüşürler, hem de eşyalarını dükkânına bırakıp işlerini görmeye giderlerdi. İşte bir gün ora-da Hacı Hafız Efendi bir kitap görüyor, eline alıyor biraz okuyor ve çok güzel bir şey olduğunu anlıyor. Hoca-sından kitabı okumak için istiyor. “Hacı Hafız Efendi, kitabı alıp Sav’a geliyor. Yatsı namazını camiinde kıldırdıktan sonra hâlâ muhafaza edilen odasına çekiliyor ve kitabı okumaya başlıyor. Okudukça okuyor, okudukça hoşuna gidiyor. Öyle bir dalıp gidiyor ki, ‘Hay mübarek, ne güzel yazılmış…’ diye takdir ede ede devam ediyor. Gece yarısı birden bir ses geliyor, ‘Hacı Hafız Efendi, ben uzakta değilim Barla’dayım, gelirsen görüşürüz’ diyor bu ses... Hoca iyice heyecanlanıyor. Hacı Hafız’ın, gözleri âmâ ihtiyar bir babası vardı, ona bu hadiseyi anlatıyor. Babası da: ‘Git oğlum, benden de selâm söyle, bize dua etsin’ diyor. O sıralarda, ‘Barla’ya bir Hoca gelmiş’ diye duyulmuştu. “Hacı Hafız Efendi’nin bir atı vardı, binerek Barla’ya varıyor. Acaba nerededir diye bakınırken, orada oynayan çocuklara soruyor. Bakıyor ufacık bir oda, yanında bir mescit... Üstad kapıya çıkıyor, ‘Buyurun Hacı Hafız’ diyor. ‘Fesübhanallah! Bana köyde Hacı Hafız derler, ama nereden bildi benim ismimi. Demek bu mübarek zat boş değil…’ diye düşünüyor. Neyse elini öpüp oturuyor: ‘Hocam benim ihtiyar bir babam var, ondan izin aldım da geldim, size çok selâmı var, sizden dua talep ediyor’ diyor. ‘Hacı Hafız Efendi, sen askerlik yapmadığın için bilmezsin; askerde nöbetçilerin, vazifelilerin yemekleri zayi olmaz, dönünce yemeklerini yerler. Fa-kat kaçanların, izinsiz çarşıya gidenlerin yemekleri zayi heder olur. Bizim de dua vaktimiz vardır. Seher vak-tinde uyanık olursa baban istifade etmiş olur, uyursa duadan mahrum kalır’ diyerek, kendisini hiç tanımadığı halde yine bir keramet gösteriyor. “Hocayı Harb-i Umumîde askere almamışlar. Yaşlı başlı adamlar gittiği halde hocayı almamışlar. Hoca içinden tekrar hayretle, ‘Nereden bildi benim askere gitmediğimi’ diye düşünmeye başlıyor. Neyse Üstad eserlerden veriyor. Hacı Hafız risaleleri Sav’a getiriyor, oradan babamgillere (Gül Ailesine) sirayet ediyor... Tevfik Gül ağabeyin kıymetli hatıraları, Ağabeyler Anlatıyor cilt-1 kitabından okunabilir.

Leave a comment

Be the first to comment

Email
Message
×
Embed video on a website or blog
Width
px
Height
px
×
Join Huzzaz
Start collecting all your favorite videos
×
Log in
Join Huzzaz

facebook login
×
Retrieve username and password
Name
Enter your email address to retrieve your username and password
(Check your spam folder if you don't find it in your inbox)

×