Mesnevi-i Nuriye Dersleri - 64 : Habbe - 10 .Ders | Prof. Dr. Şener DİLEK ile Marifet Nurları

submitted by Mehmet ER on 09/19/23 1

📌 Prof. Dr. Şener DİLEK ile Marifet Nurları 💥#MESNEVİİ​​​​​​​​​​​​​ #NURİYE​​​​​​​​​​​​​ #DERSLERİ​​​​​​​​​​​​​-64 #HABBE​​​ - 10.DERS 📕Risale-i Nur Külliyatından Mesnevi-i Nuriye 🖋️Müellifi: Bedîüzzaman Said Nursi ✒️Mütercimi: Abdülmecid Nursî ____________________ Cennet-i Kur'aniyenin semeratından bir semerenin ihtiva ettiği Habbe ... İ'lem eyyühe'l-aziz! Cam, su, hava, âlem-i misal, ruh, akıl, hayal, zaman vesaire gibi tecelli, timsal, akislere mahal ve mazhar olan çok şeyler vardır. Maddiyat-ı kesifenin timsalleri hem münfasıl hem ölü hükmündedirler. Çünkü asıllarına gayr oldukları gibi asıllarının hâsiyetlerinden de mahrumdurlar. Nuranilerin timsalleri ise asıllarıyla muttasıl ve asıllarının hâsiyetlerine mâlik ve asıllarına gayr değillerdir. Binaenaleyh Cenab-ı Hak şemsin hararetini hayat, ziyasını şuur, ziyadaki renkleri duygu gibi yapmış olsa idi, senin elindeki âyinede temessül eden şemsin timsali seninle konuşacaktı. Çünkü o, timsalinde oldukça harareti, ziyası, renkleri olurdu. Hararetiyle hayat bulurdu. Ziyasıyla şuurlu olurdu. Renkleri ile de duygulu olurdu. Böyle olduktan sonra, seninle konuşabilirdi. Bu sırra binaendir ki Resul-i Ekrem (asm) kendisine okunan bütün salavat-ı şerifeye bir anda vâkıf olur. İ'lem eyyühe'l-aziz! Sübhanallah ve Elhamdülillah cümleleri, Cenab-ı Hakk'ı celal ve cemal sıfatlarıyla zımnen tavsif ediyorlar. Celal sıfatını tazammun eden "Sübhanallah" abdin ve mahlukun Allah'tan baîd olduklarına nâzırdır. Cemal sıfatını içine alan "Elhamdülillah" Cenab-ı Hakk'ın rahmetiyle abde ve mahlukata karib olduğuna işarettir. Mesela biri kurb, diğeri bu'd olmak üzere bize nâzır şemsin iki ciheti vardır. Kurb cihetiyle hararet ve ziyayı veriyor. Bu'd cihetiyle insanların mazarratlarından tahir ve safi kalıyor. Bu itibarla insan şemse karşı yalnız kabil olabilir, fâil ve müessir olamaz. Kezalik –bilâ-teşbih– Cenab-ı Hak rahmetiyle bize karib olduğu cihetle ona hamdediyoruz. Biz ondan uzak olduğumuz cihetle onu tesbih ediyoruz. Binaenaleyh rahmetiyle kurbüne bakarken hamdet. Ondan baîd olduğuna bakarken tesbih et. Fakat her iki makamı karıştırma ve her iki nazarı birleştirme ki hak ve istikamet mültebis olmasın. Lâkin iltibas ve mezc olmadığı takdirde, her iki makamı ve her iki nazarı hem tebdil hem cem'edebilirsin. Evet "Sübhanallahi ve bihamdihî" her iki makamı cem'eden bir cümledir. İ'lem eyyühe'l-aziz! Dört şey için dünyayı kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır: 1- Dünyanın ömrü kısa olup süratle zeval ve gurûba gider. Zevalin elemiyle, visalin lezzeti zeval buluyor. 2- Dünyanın lezaizi zehirli bala benzer. Lezzeti nisbetinde elemi de vardır. 3- Seni intizar etmekte ve senin de süratle ona doğru gitmekte olduğun kabir, dünyanın ziynetli, lezzetli şeylerini hediye olarak kabul etmez. Çünkü dünya ehlince güzel addedilen şey, orada çirkindir. 4- Düşmanlar ve haşerat-ı muzırra arasında bir saat durmakla dost ve büyükler meclisinde senelerce durmak arasındaki muvazene, kabir ile dünya arasındaki aynı muvazenedir. Maahâzâ Cenab-ı Hak da bir saatlik lezzeti terk etmeye davet ediyor ki senelerce dostlarınla beraber rahat edesin. Öyle ise kayıtlı ve kelepçeli olarak sevk edilmezden evvel, Allah'ın davetine icabet et. Fesübhanallah, Cenab-ı Hakk'ın insanlara fazl u keremi o kadar büyüktür ki insana vedia olarak verdiği malı, büyük bir semeni ile insandan satın alır, ibka ve himaye eder. Eğer insan o malı temellük edip Allah'a satmazsa büyük bir belaya düşer. Çünkü o malı uhdesine almış oluyor. Halbuki kudreti taahhüde kâfi gelmiyor. Çünkü arkasına alırsa beli kırılır; eli ile tutarsa kaçar, tutulmaz. En-nihayet meccanen fena olur gider, yalnız günahları miras kalır. İ'lem eyyühe'l-aziz! Geceye benzeyen gençliğim zamanında gözlerim uyumuş idi ancak ihtiyarlık sabahıyla uyandım, mealinde olan وَ عَيْن۪ى قَدْ نَامَتْ بِلَيْلِ شَب۪يبَت۪ى وَ لَمْ تَنْتَبِهْ اِلَّا بِصُبْحِ مَش۪يبِ şiirin şümulüne dâhilim. Çünkü gençliğimde en yüksek bir intibah şâhikasına çıktığımı sanıyordum. Şimdi anlıyorum ki o intibah, intibah değilmiş. Ancak uykunun en derin kuyusunda bulunmaktan ibaret imiş. Binaenaleyh medenilerin iftihar ile dem vurdukları tenevvür-ü intibahları, benim gençlik zamanımdaki intibah kabilesinden olsa gerektir. Onların misali, rüyasında güya uyanıp rüyasını halka hikâye eden nâim meselidir. Halbuki rüyasında onun o intibahı, uykunun hafif perdesinden derin ve kalın bir perdeye intikal ettiğine işarettir. Böyle bir nâim ölü gibidir. Yarı buçuk uykuda bulunan insanları nasıl ikaz edebilir? Ey uykuda iken kendilerini ayık zannedenler! Umûr-u diniyede müsamaha veya teşebbühle medenilere yanaşmayın. Çünkü aramızdaki dere pek derindir. Doldurup hatt-ı muvasalayı temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz veya dalalete düşer boğulursunuz. * * * Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye / 124 - 125 __________________________ #mesnevi​​​​​​​​​​​​​ #nuriye​​​​​​​​​​​​​ #dersleri​​​​​​​​​​​​​ #habbe​​​​​​​​​​​​

Leave a comment

Be the first to comment

Email
Message
×
Embed video on a website or blog
Width
px
Height
px
×
Join Huzzaz
Start collecting all your favorite videos
×
Log in
Join Huzzaz

facebook login
×
Retrieve username and password
Name
Enter your email address to retrieve your username and password
(Check your spam folder if you don't find it in your inbox)

×