Mesnevi-i Nuriye Dersleri - 71 : Habbe - 17. Ders | Prof. Dr. Şener DİLEK ile Marifet Nurları

submitted by Mehmet ER on 09/19/23 1

📌 Prof. Dr. Şener DİLEK ile Marifet Nurları 💥#MESNEVİİ​​​​​​​​​​​​​ #NURİYE​​​​​​​​​​​​​ #DERSLERİ​​​​​​​​​​​​​-71 #HABBE​​​ - 17.DERS 📕Risale-i Nur Külliyatından Mesnevi-i Nuriye 🖋️Müellifi: Bedîüzzaman Said Nursi ✒️Mütercimi: Abdülmecid Nursî ____________________ ZEYLÜ'L-HABBE ... İ'lem eyyühe'l-aziz! Misafir olan bir kimse seferinde çok yerlere, menzillere uğrar. Uğradığı her yerin âdetleri ve şartları ayrı ayrı olur. Kezalik Allah'ın yolunda sülûk eden zat çok makamlara, mertebelere, hallere, perdelere rast gelir ki bunların da her birisi için kendine mahsus şartlar ve vaziyetler vardır. Bu şartları ve perdeleri, birbirine halt edip karıştıran, galat ve yanlış hareket eder. Mesela, bir ahırda atın kişnemesini işiten bir adam, yüksek bir sarayda andelibin terennümünü, güzel sadâsını işitir. Eğer o terennüm ile atın kişnemesini fark etmeyip andelibden kişnemeyi talep ederse kendi nefsiyle mugalata etmiş olur. İ'lem eyyühe'l-aziz! Dünya hayatını güzelleştiren esbabdan biri, dünya âyinesinde temessül ile parlayan hidayet nurları ve büyük insanların sevgili ve sevimli timsalleridir. Evet, müstakbel mazinin âyinesidir. Mazi berzaha, yani öteki âleme intikal ve inkılab ettiğinde suretini ve şeklini, dünyasını istikbal âyinesine, tarihe, insanların zihinlerine vedia ediyor. Onlara olan manevî ve hayalî muhabbetleriyle dünya muhabbeti tatlı olur. Mesela, arkadaşlarının ve akrabasının timsallerini ve fotoğraflarını hâvi büyük bir âyineyi yolunda bulan bir adam, şark cihetine giden adamların memleketlerine gidip onlara iltihak etmek için çalışmayıp da o âyinenin içindeki timsaller ile uğraşır, muhabbet eder. İşte bu adam gafletten ayıldığı zaman "Eyvah, ne ediyorum! Bunlar şarap değil seraptır. Bunlar ile uğraşmak azb değil azaptır." der, arkadaşlarına yetişmek üzere şark seferine tedarikatta bulunmaya başlar. İ'lem eyyühe'l-aziz! Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın hak ve hakikat olduğuna en sadık deliller: 1- Tevhidin bütün iktizalarını ve lâzımlarını mertebeleriyle muhafaza etmesidir. 2- Esma-i hüsnanın tenasüp ve iktizası üzerine hakaik-i âliye-i İlahiyedeki muvazeneyi müraat etmesidir. 3- Rububiyet ve uluhiyete ait şuunatı kemal-i muvazene ile cem'etmesidir. Kur'an'ın bu hâsiyeti beşerin eserlerinde bulunmadığı gibi melekût cihetine geçen evliya ve sair büyüklerin netaic-i fikirlerinde de bulunamamıştır. Ve eşyanın bâtınında dalmış olan işrakiyyun ve âlem-i gayba nüfuz eden ruhaniyyun dahi Kur'an'ın bu hâsiyetini bulamamışlardır. Zira onların nazarları mukayyed olduğundan hakikat-i mutlakayı ihata edemez. Bunlar ancak hakikatin bir tarafını bulur ve ifrat tefrit ile tasarrufa başlarlar. Bunun için tenasübü bozup muvazeneyi ihlâl ediyorlar. Mesela, enva-ı cevahiri hâvi ziynetli ve kıymetli bir defineyi keşfetmek için birkaç adam denizin dibine dalarlar. Denizin dibinde araştırma yaparken birisinin eline uzunca bir parça elmas geçer. Definenin müştemilatını tamamen bu gibi elmaslardan ibaret olduğunu hükmeder. Sonra arkadaşlarından başka çeşit cevherin bahsini işittiğinde onların buldukları cevahirin kendi bulduğu elmasın nakışları olduklarını tahayyül eder. Diğeri kürevî bir yakutu bulur. Öteki arkadaşı da başka bir çeşidini buluyor. Ve hâkeza her birisi definenin esas müştemilatı kendi bulduğu çeşitten ibaret olduğunu ve arkadaşlarının buldukları çeşitler de definenin zevaid ve teferruatından olduğunu itikad eder. Mesele bu şekle girmekle muvazene kayıp ve tenasüp zâil olur. Sonra meselenin hakikatini keşif ve izah için tevilat ve tekellüfata başlarlar. Hattâ definenin inkârına bile zehab eden olur. Evet, sünnet-i seniye ile muvazene yapılmazdan evvel, hemen meşhudatına itimat eden işrakiyyun ile mutasavvıfenin eserlerini teemmül eden zatlar, şu söylediğime hak verir. Bilâ-tereddüt kabul ederler. Arkadaş! Kur'an da o defineyi keşfetmek için o denize dalmıştır. Fakat Kur'an'ın gözü açık olduğundan defineyi tamamıyla ihata ile görmüştür. Ve hakikate uygun bir tarzda tenasüp ve muvazeneyi riayet ederek kemal-i intizam ve ıttırad ile hakikati izhar etmiştir. Arkadaş! Nev-i beşerde envaen dalalete düşen fırkaların sebeb-i dalaletleri, imamlarının kusurudur. Evet, imamları bâtından bahsetmişlerse de meşhudatlarına itimat ve iktifa ederek esna-i tarîkten dönmüşlerdir. Ve حَفَظْتَ شَيْئًا وَ غَابَتْ عَنْكَ اَشْيَاءُ kavline mâsadak olmuşlardır. * * * Risale-i Nur - Mesnevi-i Nuriye / 135-136 __________________________ #mesnevi​​​​​​​​​​​​​ #nuriye​​​​​​​​​​​​​ #dersleri​​​​​​​​​​​​​ #habbe​​​​​​​​​​​​

Leave a comment

Be the first to comment

Email
Message
×
Embed video on a website or blog
Width
px
Height
px
×
Join Huzzaz
Start collecting all your favorite videos
×
Log in
Join Huzzaz

facebook login
×
Retrieve username and password
Name
Enter your email address to retrieve your username and password
(Check your spam folder if you don't find it in your inbox)

×